
Doğanın süslü püslü, insan yapımı parfümlere hiç ihtiyacı olmadığının en mükemmel kanıtıdır toprak kokusu. Yağmurdan sonraki toprağın kokusu.
Her varlık - canlı ya da cansız olması dikkate alınmaksızın bir sona tabidir. Bu canlılar için dinamik bir süreçtir, sirküler ya da doğrusal giden bir çok yolun bileşkesidir ve bu bileşkenin kendisi de doğrusaldır; başlar ve biter. Tekrarlar da sona erer o noktadan sonra. Yağmur da, tıpkı insan hayatında tecrübe edilen can sıkıcı şeylerin zaman içerisinde farklı yöntemlerle dışarı atılması ve bünyenin yenilenmesi gibidir. Yağmur, doğa için sirküler bir yoldur. Bu yüzden benim kafamda yağmura yapışmış sosyal metafor, insanın kendi kendisini yenilemesidir. Islak bir demokrasi gibi yani.
Yaşadığınız yerin yakınlarında bir park ya da yeşillik bir alan varsa, çok cazip bir önerim olacak. Havalar soğudu malum, sıkı giyinin üstünüzü ve yanınıza bir şemsiye alarak buraya gidin. Yağmur yağarken tabii ki. Emin olun pek insan olmaz yağmurlu havalarda böyle yerlerde. Yağmur yağarken doğa yalnızdır genelde. Doğanın yalnızlığına ortak olun - onun yalnızlığını azaltmak için değil, yapamazsınız zaten; ama en azından kendi bencilliğinizi biraz olsun toprağa def edebilmek adına yapın bunu.
Sonra, nispeten daha az ıslak bir yer bulun ve oturun. Düşünün sonra. Hayatınızı, hayatınızda esas aldığınız prensipleri gözden geçirin. Tanımlamalarınız güncel mi, bunu kontrol edin. Geçmiş nedir? Gelecek nedir? Şu anki zaman benim için ne ifade ediyor? Başkasının elini tutmamdan daha farklı mıdır o kişiyle sevişmem, geçmiş açısından? İz nedir? Nasıl bırakılır, hangi izler geçmez? Niye yaşıyorum, ne yapmak istiyorum? Geçmiş ne kadar önemli, geleceğimi nasıl etkiler? Bugün ne hissediyorum? Hissetmek ne demek bir kere? Düşünün. Hissedin yağmuru. O kadar derin düşünün ki, içinizde çakan bir şimşek ayıltsın sizi yoğun transınızdan.
İçinizde bir sıkkınlık oluşursa da bu his sizi rahatsız etmesin. Unutmayın ki yağmurun güzelliği, kül rengi gök yüzünden düşmesinde gizlidir. Bu değil mi zaten mesele, sıkkınlık değil mi akıtmaya çalıştığınız şey - hissedin ki yok olsun. Hissetmediğiniz şey, siz onu hissedene kadar yok olmaz. Zira ortada yok olması gereken bir şey yoktur o zaman.
Yağmuru hissedin.
1 yorum:
bilkentte sıkça yaptığım bir şey. fonda "long gone day" oluyor genelde. ve ben ankaranın en çok sonbaharını seviyorum
Yorum Gönder